12 Eylül 2018 Çarşamba

OBİ de 6.Gün

HAYDİ OYUNA!

Bu eğitim her gün yeni bir şeyler öğrendiğim fikirlerimi güncellediğim bir eğitim oldu. Bu nedenle tüm ekibe sonsuz teşekkürler.

Araştırdıkça güzel oyunların yanı sıra uygunsuz birçok oyun olduğunu ve ne kadar da çok oyun olduğunu keşfettim. Bu nedenle çocuklar için seçilen oyunlar, kurgusu ve karakterleri açısından mutlaka bir yetişkin tarafından değerlendirilmeli. Nasıl ki bir çocuk kitabını seçerken  fiziksel ve içerik özelliklerine dikkat ediyor, oyun materyalini seçerken, kalitesine, sağlığa uygunluğuna, fonksiyonuna bakıyor isek dijital oyun materyallerini de her yönüyle değerlendirmemiz gerekir. Ve mutlaka çocuk ile konuşarak, açıklayarak, bazı sınırlamalar getirerek ve takip ederek çocuk için çocuğa uygun bir dijital oyun çevresi yaratmalıyız. Bu çevreyi oluştururken korku ögesi içermemesine, dilinin çocuğa uygun olmasına, argo söyleyişlerden, şiddet, korku, cinsellik, riskli ve sağlıksız davranışlardan ve özellikle erken çocukluk dönemindeki çocuklar için dinsel ögelerden uzak olmasına dikkat etmeliyiz.

Bugün incelediğimiz mobil uygulamalardan en çok ilgimi çeken uygulama, öykü kitaplarına olan ilgimden dolayı  STORY CREATOR programıydı. Bu program özellikle Çocuk Edebiyatı ders içeriğimi oldukça zenginleştirecek.  Öykü yazmayı ve resim yapmayı çok seven kızımın da motivasyonunu artıracağını düşünüyorum.


Son olarak bugünü şöyle özetliyorum:

X ve Y el ele 
Z ile geleceğe
Kodunu yarat 
Geleceğe adım at
Alkış alkış alkış (TÜM BU ALKIŞLAR OBİ EKİBİNE)

OBİ de 5. Gün

KODLAMADAN KORKMA ZATEN O HAYATINDA!

7den 70'e hayatlarımızda var olan, 3D yazıcılar ile ev yapılan günümüz teknolojisi, teknolojinin kullanımı konusunda aile, öğretmen, doktor,  medya ve dijital oyun sektörünü sorumlu hale getirmektedir. Çocuk denilince akla gelen tüm paydaşlar medya okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, örnek medya araçları hakkında  bilgi sahibi olmalıdırlar. Yeni nesil hızla bu teknolojiye adapte olurken, anne baba ve öğretmenler de yeni teknoloji konusunda bilgi sahibi olmalı, kullanımı konusunda ise rehberlik etmelidir.

Dijital oyunlara oldukça uzak olan ben, bu eğitim sayesinde ne kadar çok kullanılabilir, yararlı, eğlenceli yazılımlar olduğunu fark ettim. Özellikle bugün hem kendim, hem de çocuklar için oldukça güzel medya araçları tanıdım. Bunlar arasında en çok sevdiğim programlar ise öyküler oluşturabileceğim programlar oldu. Bunları öğrencilerim, çocuklarım ve öğretmen arkadaşlarım ile bir an önce paylaşmak için çok heyecanlıyım.

Ulaşılması çok zor bir hedef olarak görülen kodlamayı ise, yemek yaparken, örgü örerken, araba kullanırken kullandığımız, yaşamımızın her anında yer alan komutlar dizisi olarak görebilirsek her şey daha da kolaylaşacak. Ve inanıyorum ki bir gün kendi yazdığımız yazılımları dünya çapında  daha çok görüp duyacağız. Aynı aşağıdaki haberlerdeki gibi :)

2012 senesinde kurulan ve tüm dünyada 170 milyondan fazla oyuncusu olan Türk Oyun Şirketi Gram Games, Zynga tarafından 250 milyon dolar karşılığında satın alındı (https://www.ntv.com.tr/teknoloji/turk-mobil-oyun-sirketi-gram-games-250-milyon-dolara-satildi,sfYY4YGQeEeCOj4ulVzTzQ)

Özellikle Apple Store, Google Android gibi teknoloji marketlerde yer alan Jigle; Get Contact, Astral Asistan; Phenomania uygulamalarıyla ön plana çıkan Teknasyon Yazılım, bilişim sektöründe Türkiye'nin dışa açılan yüzü olarak 2023 yılında cirosunun yüzde 50'den fazlasını global projelerden kazanmayı hedefliyor (http://www.denizlimuhabir.com/genc-teknoloji-sirketi-dunyaya-acildi/3344/)

11 Eylül 2018 Salı

OBİ de 4.gün

Yeni oyun arkadaşlarıyla tanışıp oldukça eğlenceli zaman geçirdiğim günlerden biriydi. Bugün dijital oyuna bakışım daha çok değişti, dijital yerli olma yolunda  JİMU, DOC ve SPARK ile iyi yol katettim hem de büyük bir keyifle... Bu oyunların etkileşimli olması, çocuklara hareket özgürlüğü sağlaması, hatta yaratıcılığı desteklemesi beni oldukça etkiledi.

Bu oyun arkadaşlarının yanında iyi işler yapmaya çalışan NCT Mucit Atölyesi ile tanışmak da çok güzeldi. Piyasada yalnızca ticari amaçlarla bulunup, "robotik kodlama, maker atölyesi" adı altında popülizim yaratan fakat doğru pek bir şey yapmayan firmalardan farklı olduğunu "Elle kodlamadan başlayıp, arkadaşlarını kodlama, CUBETTO, SCRATCH Jn programları ile basamak basamak öğretmenleriyle gösteriyorlar.

Thinkercad programını tanıyınca ise çok yakında daha çok işsiz insanın olacağını düşündüm. Kurgulayıp tasarlayabilen ve tasarladığını somutlaştırabilen insanlar bu işte var olacaklar. Bunun için matematik bilmek, bakmak değil görmek, cesur olmak, sabretmek ve çok daha çok çalışmak gerekiyor.

Esra hoca ise özelikle teknolojinin araç olduğunun unutulmaması, çocuklarla konuşarak tartışarak uygulanması, senaryo ve karakterlerin uygunluğuna öğretmenin karar vermesi gerektiğine vurgu yaptı.

Bugünün benim için fikri ya da dileği diyebilirim "Dijital teknolojiyi en kısa zamanda tasarla ve üret, öğren ve kullan." oldu. Çok yakın zamanda kendi oyunlarımızı üretmek ve kullanmak dileğiyle :)

OBİ de 3. Gün

Bugün oyunun ilk ortaya çıkışını düşündüm. İlk oyunlar muhtemelen, avdan gelen babanın nasıl avını yakaladığını anlatırken sergilediği hareketleri, dini törenlerdeki ritim ve dansı çocukların taklit etmesi ile ortaya çıkmıştı. Yani çocuklar çevrelerinde gördüklerini taklit ediyorlardı. Günümüz çocukları elinde telefon olan, bilgisayarla, tabletle meşgul annesini babasını taklit etmiyorlar mı? Kendi çocukluk oyunlarıma ve çocuklarımın oyunlarına baktığımda, ben yaşadığım köydeki yaşantıyı oyunlarıma katarken, kendi çocuğum bilgisayar başında çalışıyor ya da barkot okuyucuyu oyunlarına dahil ediyor. Dijital teknolojiden kaçışın mümkün olmadığı bu dünya da çocuklara onlar için en uygun dijital dünyayı sunmak bizim temel görevimiz olmalı. 

Bu noktada OSMO oyun kitini, çocuklara sunulabilecek nitelikli araçlardan birisi olarak değerlendirdim.  Kızım Nil, tangram oyununu tahta parçaları ile oynadığı gibi, tableti üzerindeki programda da oynuyor. OSMO ise ikisinin birleşimi gibi. Oyunu değerlendirdiğimde çocuğu aktif kılması çok güzel, ipuçları çok güzel ve seçenekler oldukça çok. Özellikle hareket sensörlü oyun konsolu oldukça etkileyici bir araç. Örneğin aşağıya linkini bıraktığım oyunu, çocuklarımızın çoğu çevre şartlarına bağlı olarak oynayamayabilirler ancak bir oyun konsolu aracılığıyla, bu ve benzeri oyunlarla harika beceriler kazanabilirler. Fiziksel engele sahip çocuklara ise büyük bir fırsat sağlar.

https://www.youtube.com/watch?v=CDFL1TKBVog

9 Eylül 2018 Pazar

OBİ de 2. Gün

Bugün yeni bir çok kavramla tanıştığım ve üzerinde düşündüğüm, SCRATCH programını deneyimlediğim bir gün oldu. Kavramlardan "Dijital Vatandaşlık" ve "Dijital Göçmenlik" kavramları benim için en ilgi çekici olanlardı. Çocukluğunun oyunları beş taş, saklambaç, dokuztaş, ağaca tırmanmak, tel sürmek, ip atlamak ve bir sürü sayamadığı sokak oyunu, hatırladığı en eski teknolojik oyun ise birkaç defa oynadığı süper mario olan ben SCRATCH programı ile bugün biraz da olsa dijital göçmenlikten dijital yerliliğe  ile doğru bir yolculuğa çıktım.   

Aynı zamanda, yaşamdaki gelişmelerle birlikte oyunların, çocukların ve anıların da bir bir değiştiğini yeniden fark ettim. On yıl sonranın oyunlarını sanal gerçeklikte düşünmek ise hiç de zor değildi.  Peki bugün dijital dünya yaşamımızın bir parçası olmuş ve gelecekte de olacaksa, yapmamız gereken  nedir?

İlk olarak dijital oyunu seçici  ve kontrollü bir şekilde çocuğun hayatına dahil etmek ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından da akıl hastalığı olarak kabul edilen oyun bağımlılığına karşı önlemler almaktır.

Bu önlemler ise,
  • Dijital oyunların denetlenmesi ve çocuk tarafından mutlaka yetkin biri tarafından seçilmesi,
  • Diğer tüm oyun türlerinden çocuğun yararlanması,
  • Dijital oyunlar oynanırken süre sınırlaması konulması, üzerine konuşulması, dijital oyun da etkileşim fırsatı yaratılması, çocuğun aktif olabileceği, paylaşımlı ve etkileşimli oyunlar tercih edilmesi olabilir.

8 Eylül 2018 Cumartesi

OBİ de 1.Gün

"OYUN sıradan bir şeyi sıra dışı hale  getirme serüvenidir" diyerek başladık Prof. Dr. Belma Tuğrul hocamızla derse.

Biz de kimi zaman sesimizi, bedenimizi, ismimizi, noktaları, alkışımızı, A4 kağıdını, uzun pipetleri,  sıra dışı hale getirip hatta kendimizi evdeki bir alet gibi düşünüp, oyundan, dramaya, müzikten materyal tasarımına kadar  uzunca keyifli bir serüven yaşadık.

Tüm bu sürece HAREKET, ETKİLEŞİM, DUYGULAR ve DÜŞÜNCELER yayılmıştı.

Bu ders bize yeniden gösterdi ki;

  • İçimizdeki çocuk oyundan hiç vazgeçmiyor, uygun ortam buldu mu çıkıp dans ediyor sahnede. O zaman içimizdeki çocuğa bu fırsatı daha sık vermeliyiz.
  • Biz çocuğun elinden oyunu almayıp onun oyununa dahil olmayı öğrenmeliyiz.
  • Tüm çocuklara Oyun Dostu Tavrı sergileyebilmek adına Oyun Dostu Tavrı kendimizden başlayarak yaygınlaştırmalıyız.
  • Oyunun hiçbir koşulda pazarlık konusu yapılmaması gerektiğini sıkça dillendirmeliyiz.

OBİ de 6.Gün

HAYDİ OYUNA! Bu eğitim her gün yeni bir şeyler öğrendiğim fikirlerimi güncellediğim bir eğitim oldu. Bu nedenle tüm ekibe sonsuz teşekkürl...